ATATÜRK'ün HAYATI
Mustafa
Kemal ****** 1881 yılında Selânik'te Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne
Caddesi'ndeki üç katlı pembe evde doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi
Zübeyde Hanım'dır. Baba tarafından dedesi Hafız Ahmet Efendi XIV-XV.
yüzyıllarda Konya ve Aydın'dan Makedonya'ya yerleştirilmiş Kocacık
Yörüklerindendir. Annesi Zübeyde Hanım ise Selânik yakınlarındaki
Langaza kasabasına yerleşmiş eski bir Türk ailesinin kızıdır. Milis
subaylığı, evkaf katipliği ve kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi,
1871 yılında Zübeyde Hanım'la evlendi. ******'ün beş kardeşinden dördü
küçük yaşlarda öldü, sadece Makbule (Atadan) 1956 yılına değin yaşadı.
Küçük
Mustafa öğrenim çağına gelince Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle
mektebinde öğrenime başladı, sonra babasının isteğiyle Şemsi Efendi
Mektebi'ne geçti. Bu sırada babasını kaybetti (1888). Bir süre Rapla
Çiftliği'nde dayısının yanında kaldıktan sonra Selânik'e dönüp okulunu
bitirdi. Selânik Mülkiye Rüştiyesi'ne kaydoldu. Kısa bir süre sonra 1893
yılında Askeri Rüştiye'ye girdi. Bu okulda Matematik öğretmeni Mustafa
Bey adına "Kemal" i ilave etti. 1896-1899 yıllarında Manastır Askeri
İdâdi'sini bitirip, İstanbul'da Harp Okulunda öğrenime başladı. 1902
yılında teğmen rütbesiyle mezun oldu., Harp Akademisi'ne devam etti. 11
Ocak 1905'te yüzbaşı rütbesiyle Akademi'yi tamamladı. 1905-1907 yılları
arasında Şam'da 5. Ordu emrinde görev yaptı. 1907'de Kolağası (Kıdemli
Yüzbaşı) oldu. Manastır'a III. Ordu'ya atandı. 19 Nisan 1909'da
İstanbul'a giren Hareket Ordusu'nda Kurmay Başkanı olarak görev aldı.
1910 yılında Fransa'ya gönderildi. Picardie Manevraları'na katıldı. 1911
yılında İstanbul'da Genel Kurmay Başkanlığı emrinde çalışmaya başladı.
1911
yılında İtalyanların Trablusgarp'a hücumu ile başlayan savaşta, Mustafa
Kemal bir grup arkadaşıyla birlikte Tobruk ve Derne bölgesinde görev
aldı. 22 Aralık 1911'de İtalyanlara karşı Tobruk Savaşını kazandı. 6
Mart 1912'de Derne Komutanlığına getirildi.
Ekim 1912'de Balkan Savaşı
başlayınca Mustafa Kemal Gelibolu ve Bolayır'daki birliklerle savaşa
katıldı. Dimetoka ve Edirne'nin geri alınışında büyük hizmetleri
görüldü. 1913 yılında Sofya Ateşemiliterliğine atandı. Bu görevde iken
1914 yılında yarbaylığa yükseldi. Ateşemiliterlik görevi Ocak 1915'te
sona erdi. Bu sırada I. Dünya Savaşı başlamış, Osmanlı İmparatorluğu
savaşa girmek zorunda kalmıştı. Mustafa Kemal 19. Tümeni kurmak üzere
Tekirdağ'da görevlendirildi.
1914 yılında başlayan I. Dünya
Savaşı'nda, Mustafa Kemal Çanakkale'de bir kahramanlık destanı yazıp
İtilaf Devletlerine "Çanakkale geçilmez! " dedirtti. 18 Mart 1915'te
Çanakkale Boğazını geçmeye kalkan İngiliz ve Fransız donanması ağır
kayıplar verince Gelibolu Yarımadası'na asker çıkarmaya karar verdiler.
25 Nisan 1915'te Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerini, Mustafa Kemal'in
komuta ettiği 19. Tümen Conkbayırı'nda durdurdu. Mustafa Kemal, bu
başarı üzerine albaylığa yükseldi. İngilizler 6-7 Ağustos 1915'te
Arıburnu'nda tekrar taarruza geçti. Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa
Kemal 9-10 Ağustos'ta Anafartalar Zaferini kazandı. Bu zaferi 17
Ağustos'ta Kireçtepe, 21 Ağustos'ta II. Anafartalar zaferleri takip
etti. Çanakkale Savaşlarında yaklaşık 253.000 şehit veren Türk ulusu
onurunu İtilaf Devletlerine karşı korumasını bilmiştir. Mustafa Kemal'in
askerlerine "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!" emri
cephenin kaderini değiştirmiştir.
Mustafa Kemal Çanakkale
Savaşları'dan sonra 1916'da Edirne ve Diyarbakır'da görev aldı. 1 Nisan
1916'da tümgeneralliğe yükseldi. Rus kuvvetleriyle savaşarak Muş ve
Bitlis'in geri alınmasını sağladı. Şam ve Halep'teki kısa süreli
görevlerinden sonra 1917'de İstanbul'a geldi. Velihat Vahidettin
Efendi'yle Almanya'ya giderek cephede incelemelerde bulundu. Bu
seyahatten sonra hastalandı. Viyana ve Karisbad'a giderek tedavi oldu.
15 Ağustos 1918'de Halep'e 7. Ordu Komutanı olarak döndü. Bu cephede
İngiliz kuvvetlerine karşı başarılı savunma savaşları yaptı. Mondros
Mütarekesi'nin imzalanmasından bir gün sonra, 31 Ekim 1918'de Yıldırım
Orduları Grubu Komutanlığına getirildi. Bu ordunun kaldırılması üzerine
13 Kasım 1918'de İstanbul'a gelip Harbiye Nezâreti'nde (Bakanlığında)
göreve başladı.
Mondros Mütarekesi'nden sonra İtilaf
Devletleri'nin Osmanlı ordularını işgale başlamaları üzerine; Mustafa
Kemal 9. Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı. 22
Haziran 1919'da Amasya'da yayımladığı genelgeyle "Milletin istiklâlini
yine milletin azim ve kararının kurtaracağını " ilan edip Sivas
Kongresi'ni toplantıya çağırdı. 23 Temmuz - 7 Ağustos 1919 tarihleri
arasında Erzurum, 4 - 11 Eylül 1919 tarihleri arasında da Sivas
Kongresi'ni toplayarak vatanın kurtuluşu için izlenecek yolun
belirlenmesini sağladı. 27 Aralık 1919'da Ankara'da heyecanla
karşılandı. 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin
açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması yolunda önemli bir adım
atılmış oldu. Meclis ve Hükümet Başkanlığına Mustafa Kemal seçildi
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşı'nın başarıyla sonuçlanması
için gerekli yasaları kabul edip uygulamaya başladı.
Türk
Kurtuluş Savaşı 15 Mayıs 1919'da Yunanlıların İzmir'I işgali sırasında
düşmana ilk kurşunun atılmasıyla başladı. 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr
Antlaşması'nı imzalayarak aralarında Osmanlı İmparatorluğu'nu paylaşan
I. Dünya Savaşı'nın galip devletlerine karşı önce Kuvâ-yi Milliye adı
verilen milis kuvvetleriyle savaşıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi
düzenli orduyu kurdu, Kuvâ-yi Milliye - ordu bütünleşmesini sağlayarak
savaşı zaferle sonuçlandırdı.
Mustafa
Kemal yönetimindeki Türk Kurtuluş Savaşının önemli aşamaları şunlardır:
Sakarya
Zaferinden sonra 19 Eylül 1921'de Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa
Kemal'e Mareşal rütbesi ve Gazi unvanını verdi. Kurtuluş Savaşı, 24
Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması'yla sonuçlandı. Böylece Sevr
Antlaşması'yla paramparça edilen, Türklere 5-6 il büyüklüğünde vatan
bırakılan Türkiye toprakları üzerinde ulusal birliğe dayalı yeni Türk
devletinin kurulması için hiçbir engel kalmadı.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ****** Türkiye'yi "Çağdaş
uygarlık düzeyine çıkarmak" amacıyla bir dizi devrim yaptı.
Bu devrimleri beş başlık
altında toplayabiliriz:
1. Siyasal Devrimler:
·
Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)
· Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim
1923)
· Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)
2. Toplumsal
Devrimler
· Kadınlara erkeklerle eşit haklar verilmesi (1926-1934)
·
Şapka ve kıyafet devrimi (25 Kasım 1925)
· Tekke zâviye ve
türbelerin kapatılması (30 Kasım 1925)
· Soyadı kanunu ( 21 Haziran
1934)
· Lâkap ve unvanların kaldırılması (26 Kasım 1934)
·
Uluslararası saat, takvim ve uzunluk ölçülerin kabulü (1925-1931)
3.
Hukuk Devrimi :
· Mecellenin kaldırılması (1924-1937)
· Türk
Medeni Kanunu ve diğer kanunların çıkarılarak laik hukuk düzenine
geçilmesi (1924-1937)
4. Eğitim ve Kültür Alanındaki Devrimler:
·
Öğretimin birleştirilmesi (3 Mart 1924)
· Yeni Türk harflerinin
kabulü (1 Kasım 1928)
· Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması
(1931-1932)
· Üniversite öğreniminin düzenlenmesi (31 Mayıs 1933)
·
Güzel sanatlarda yenilikler
5. Ekonomi Alanında Devrimler:
·
Aşârın kaldırılması
· Çiftçinin özendirilmesi
· Örnek çiftliklerin
kurulması
· Sanayiyi Teşvik Kanunu'nun çıkarılarak sanayi
kuruluşlarının kurulması
· I. ve II. Kalkınma Planları'nın
(1933-1937) uygulamaya konulması, yurdun yeni yollarla donatılması
Soyadı
Kanunu gereğince, 24 Kasım 1934'de TBMM'nce Mustafa Kemal'e "******"
soyadı verildi.
******, 24 Nisan 1920 ve 13 Ağustos 1923
tarihlerinde TBMM Başkanlığına seçildi. Bu başkanlık görevi,
Devlet-Hükümet Başkanlığı düzeyindeydi. 29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet
ilan edildi ve ****** ilk cumhurbaşkanı seçildi. Anayasa gereğince dört
yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi. 1927,1931, 1935
yıllarında TBMM ******'ü yeniden cumhurbaşkanlığına seçti.
******
sık sık yurt gezilerine çıkarak devlet çalışmalarını yerinde denetledi.
İlgililere aksayan yönlerle ilgili emirler verdi. Cumhurbaşkanı
sıfatıyla Türkiye'yi ziyaret eden yabancı ülke devlet başkanlarını,
başbakanlarını, bakanlarını komutanlarını ağırladı.
15-20 Ekim
1927 tarihinde Kurtuluş Savaşı'nı ve Cumhuriyet'in kuruluşunu anlatan
büyük nutkunu, 29 Ekim 1933 tarihinde de 10. Yıl Nutku'nu okudu.
******
özel yaşamında sadelik içinde yaşadı. 29 Ocak 1923'de Latife Hanımla
evlendi. Birçok yurt gezisine birlikte çıktılar. Bu evlilik 5 Ağustos
1925 tarihine dek sürdü. Çocukları çok seven ****** Afet (İnan), Sabiha
(Gökçen), Fikriye, Ülkü, Nebile, Rukiye, Zehra adlı kızları ve Mustafa
adlı çobanı manevi evlat edindi. Abdurrahim ve İhsan adlı çocukları
himayesine aldı. Yaşayanlarına iyi bir gelecek hazırladı.
Mustafa
Kemal ****** 1881 yılında Selânik'te Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne
Caddesi'ndeki üç katlı pembe evde doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi
Zübeyde Hanım'dır. Baba tarafından dedesi Hafız Ahmet Efendi XIV-XV.
yüzyıllarda Konya ve Aydın'dan Makedonya'ya yerleştirilmiş Kocacık
Yörüklerindendir. Annesi Zübeyde Hanım ise Selânik yakınlarındaki
Langaza kasabasına yerleşmiş eski bir Türk ailesinin kızıdır. Milis
subaylığı, evkaf katipliği ve kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi,
1871 yılında Zübeyde Hanım'la evlendi. ******'ün beş kardeşinden dördü
küçük yaşlarda öldü, sadece Makbule (Atadan) 1956 yılına değin yaşadı.
Küçük
Mustafa öğrenim çağına gelince Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle
mektebinde öğrenime başladı, sonra babasının isteğiyle Şemsi Efendi
Mektebi'ne geçti. Bu sırada babasını kaybetti (1888). Bir süre Rapla
Çiftliği'nde dayısının yanında kaldıktan sonra Selânik'e dönüp okulunu
bitirdi. Selânik Mülkiye Rüştiyesi'ne kaydoldu. Kısa bir süre sonra 1893
yılında Askeri Rüştiye'ye girdi. Bu okulda Matematik öğretmeni Mustafa
Bey adına "Kemal" i ilave etti. 1896-1899 yıllarında Manastır Askeri
İdâdi'sini bitirip, İstanbul'da Harp Okulunda öğrenime başladı. 1902
yılında teğmen rütbesiyle mezun oldu., Harp Akademisi'ne devam etti. 11
Ocak 1905'te yüzbaşı rütbesiyle Akademi'yi tamamladı. 1905-1907 yılları
arasında Şam'da 5. Ordu emrinde görev yaptı. 1907'de Kolağası (Kıdemli
Yüzbaşı) oldu. Manastır'a III. Ordu'ya atandı. 19 Nisan 1909'da
İstanbul'a giren Hareket Ordusu'nda Kurmay Başkanı olarak görev aldı.
1910 yılında Fransa'ya gönderildi. Picardie Manevraları'na katıldı. 1911
yılında İstanbul'da Genel Kurmay Başkanlığı emrinde çalışmaya başladı.
1911
yılında İtalyanların Trablusgarp'a hücumu ile başlayan savaşta, Mustafa
Kemal bir grup arkadaşıyla birlikte Tobruk ve Derne bölgesinde görev
aldı. 22 Aralık 1911'de İtalyanlara karşı Tobruk Savaşını kazandı. 6
Mart 1912'de Derne Komutanlığına getirildi.
Ekim 1912'de Balkan Savaşı
başlayınca Mustafa Kemal Gelibolu ve Bolayır'daki birliklerle savaşa
katıldı. Dimetoka ve Edirne'nin geri alınışında büyük hizmetleri
görüldü. 1913 yılında Sofya Ateşemiliterliğine atandı. Bu görevde iken
1914 yılında yarbaylığa yükseldi. Ateşemiliterlik görevi Ocak 1915'te
sona erdi. Bu sırada I. Dünya Savaşı başlamış, Osmanlı İmparatorluğu
savaşa girmek zorunda kalmıştı. Mustafa Kemal 19. Tümeni kurmak üzere
Tekirdağ'da görevlendirildi.
1914 yılında başlayan I. Dünya
Savaşı'nda, Mustafa Kemal Çanakkale'de bir kahramanlık destanı yazıp
İtilaf Devletlerine "Çanakkale geçilmez! " dedirtti. 18 Mart 1915'te
Çanakkale Boğazını geçmeye kalkan İngiliz ve Fransız donanması ağır
kayıplar verince Gelibolu Yarımadası'na asker çıkarmaya karar verdiler.
25 Nisan 1915'te Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerini, Mustafa Kemal'in
komuta ettiği 19. Tümen Conkbayırı'nda durdurdu. Mustafa Kemal, bu
başarı üzerine albaylığa yükseldi. İngilizler 6-7 Ağustos 1915'te
Arıburnu'nda tekrar taarruza geçti. Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa
Kemal 9-10 Ağustos'ta Anafartalar Zaferini kazandı. Bu zaferi 17
Ağustos'ta Kireçtepe, 21 Ağustos'ta II. Anafartalar zaferleri takip
etti. Çanakkale Savaşlarında yaklaşık 253.000 şehit veren Türk ulusu
onurunu İtilaf Devletlerine karşı korumasını bilmiştir. Mustafa Kemal'in
askerlerine "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!" emri
cephenin kaderini değiştirmiştir.
Mustafa Kemal Çanakkale
Savaşları'dan sonra 1916'da Edirne ve Diyarbakır'da görev aldı. 1 Nisan
1916'da tümgeneralliğe yükseldi. Rus kuvvetleriyle savaşarak Muş ve
Bitlis'in geri alınmasını sağladı. Şam ve Halep'teki kısa süreli
görevlerinden sonra 1917'de İstanbul'a geldi. Velihat Vahidettin
Efendi'yle Almanya'ya giderek cephede incelemelerde bulundu. Bu
seyahatten sonra hastalandı. Viyana ve Karisbad'a giderek tedavi oldu.
15 Ağustos 1918'de Halep'e 7. Ordu Komutanı olarak döndü. Bu cephede
İngiliz kuvvetlerine karşı başarılı savunma savaşları yaptı. Mondros
Mütarekesi'nin imzalanmasından bir gün sonra, 31 Ekim 1918'de Yıldırım
Orduları Grubu Komutanlığına getirildi. Bu ordunun kaldırılması üzerine
13 Kasım 1918'de İstanbul'a gelip Harbiye Nezâreti'nde (Bakanlığında)
göreve başladı.
Mondros Mütarekesi'nden sonra İtilaf
Devletleri'nin Osmanlı ordularını işgale başlamaları üzerine; Mustafa
Kemal 9. Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı. 22
Haziran 1919'da Amasya'da yayımladığı genelgeyle "Milletin istiklâlini
yine milletin azim ve kararının kurtaracağını " ilan edip Sivas
Kongresi'ni toplantıya çağırdı. 23 Temmuz - 7 Ağustos 1919 tarihleri
arasında Erzurum, 4 - 11 Eylül 1919 tarihleri arasında da Sivas
Kongresi'ni toplayarak vatanın kurtuluşu için izlenecek yolun
belirlenmesini sağladı. 27 Aralık 1919'da Ankara'da heyecanla
karşılandı. 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin
açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması yolunda önemli bir adım
atılmış oldu. Meclis ve Hükümet Başkanlığına Mustafa Kemal seçildi
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşı'nın başarıyla sonuçlanması
için gerekli yasaları kabul edip uygulamaya başladı.
Türk
Kurtuluş Savaşı 15 Mayıs 1919'da Yunanlıların İzmir'I işgali sırasında
düşmana ilk kurşunun atılmasıyla başladı. 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr
Antlaşması'nı imzalayarak aralarında Osmanlı İmparatorluğu'nu paylaşan
I. Dünya Savaşı'nın galip devletlerine karşı önce Kuvâ-yi Milliye adı
verilen milis kuvvetleriyle savaşıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi
düzenli orduyu kurdu, Kuvâ-yi Milliye - ordu bütünleşmesini sağlayarak
savaşı zaferle sonuçlandırdı.
Mustafa
Kemal yönetimindeki Türk Kurtuluş Savaşının önemli aşamaları şunlardır:
Sarıkamış (20 Eylül 1920), Kars (30 Ekim 1920) ve
Gümrü'nün (7 Kasım 1920) kurtarılışı.
Çukurova, Gaziantep, Kahramanmaraş Şanlıurfa savunmaları
(1919- 1921)
I. İnönü Zaferi (6
-10 Ocak 1921)
II. İnönü Zaferi
(23 Mart-1 Nisan 1921)
Sakarya Zaferi (23 Ağustos-13 Eylül 1921)
Büyük Taarruz, Başkomutan Meydan Muhaberesi ve Büyük
Zafer (26 Ağustos 9 Eylül 1922)
Sakarya
Zaferinden sonra 19 Eylül 1921'de Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa
Kemal'e Mareşal rütbesi ve Gazi unvanını verdi. Kurtuluş Savaşı, 24
Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması'yla sonuçlandı. Böylece Sevr
Antlaşması'yla paramparça edilen, Türklere 5-6 il büyüklüğünde vatan
bırakılan Türkiye toprakları üzerinde ulusal birliğe dayalı yeni Türk
devletinin kurulması için hiçbir engel kalmadı.
23 Nisan
1920'de Ankara'da TBMM'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu
müjdelenmiştir. Meclisin Türk Kurtuluş Savaşı'nı başarıyla yönetmesi,
yeni Türk devletinin kuruluşunu hızlandırdı. 1 Kasım 1922'de hilâfet ve
saltanat birbirinden ayrıldı, saltanat kaldırıldı. Böylece Osmanlı
İmparatorluğu'yla yönetim bağları koparıldı. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet
idaresi kabul edildi, ****** oybirliğiyle ilk cumhurbaşkanı seçildi. 30
Ekim 1923 günü İsmet İnönü tarafından Cumhuriyet'in ilk hükümeti
kuruldu.
1920'de Ankara'da TBMM'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu
müjdelenmiştir. Meclisin Türk Kurtuluş Savaşı'nı başarıyla yönetmesi,
yeni Türk devletinin kuruluşunu hızlandırdı. 1 Kasım 1922'de hilâfet ve
saltanat birbirinden ayrıldı, saltanat kaldırıldı. Böylece Osmanlı
İmparatorluğu'yla yönetim bağları koparıldı. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet
idaresi kabul edildi, ****** oybirliğiyle ilk cumhurbaşkanı seçildi. 30
Ekim 1923 günü İsmet İnönü tarafından Cumhuriyet'in ilk hükümeti
kuruldu.
Türkiye Cumhuriyeti, "Egemenlik
kayıtsız şartsız milletindir" ve "Yurtta barış cihandabarış" temelleri üzerinde
yükselmeye başladı.
kayıtsız şartsız milletindir" ve "Yurtta barış cihandabarış" temelleri üzerinde
yükselmeye başladı.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ****** Türkiye'yi "Çağdaş
uygarlık düzeyine çıkarmak" amacıyla bir dizi devrim yaptı.
Bu devrimleri beş başlık
altında toplayabiliriz:
1. Siyasal Devrimler:
·
Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)
· Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim
1923)
· Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)
2. Toplumsal
Devrimler
· Kadınlara erkeklerle eşit haklar verilmesi (1926-1934)
·
Şapka ve kıyafet devrimi (25 Kasım 1925)
· Tekke zâviye ve
türbelerin kapatılması (30 Kasım 1925)
· Soyadı kanunu ( 21 Haziran
1934)
· Lâkap ve unvanların kaldırılması (26 Kasım 1934)
·
Uluslararası saat, takvim ve uzunluk ölçülerin kabulü (1925-1931)
3.
Hukuk Devrimi :
· Mecellenin kaldırılması (1924-1937)
· Türk
Medeni Kanunu ve diğer kanunların çıkarılarak laik hukuk düzenine
geçilmesi (1924-1937)
4. Eğitim ve Kültür Alanındaki Devrimler:
·
Öğretimin birleştirilmesi (3 Mart 1924)
· Yeni Türk harflerinin
kabulü (1 Kasım 1928)
· Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması
(1931-1932)
· Üniversite öğreniminin düzenlenmesi (31 Mayıs 1933)
·
Güzel sanatlarda yenilikler
5. Ekonomi Alanında Devrimler:
·
Aşârın kaldırılması
· Çiftçinin özendirilmesi
· Örnek çiftliklerin
kurulması
· Sanayiyi Teşvik Kanunu'nun çıkarılarak sanayi
kuruluşlarının kurulması
· I. ve II. Kalkınma Planları'nın
(1933-1937) uygulamaya konulması, yurdun yeni yollarla donatılması
Soyadı
Kanunu gereğince, 24 Kasım 1934'de TBMM'nce Mustafa Kemal'e "******"
soyadı verildi.
******, 24 Nisan 1920 ve 13 Ağustos 1923
tarihlerinde TBMM Başkanlığına seçildi. Bu başkanlık görevi,
Devlet-Hükümet Başkanlığı düzeyindeydi. 29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet
ilan edildi ve ****** ilk cumhurbaşkanı seçildi. Anayasa gereğince dört
yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi. 1927,1931, 1935
yıllarında TBMM ******'ü yeniden cumhurbaşkanlığına seçti.
******
sık sık yurt gezilerine çıkarak devlet çalışmalarını yerinde denetledi.
İlgililere aksayan yönlerle ilgili emirler verdi. Cumhurbaşkanı
sıfatıyla Türkiye'yi ziyaret eden yabancı ülke devlet başkanlarını,
başbakanlarını, bakanlarını komutanlarını ağırladı.
15-20 Ekim
1927 tarihinde Kurtuluş Savaşı'nı ve Cumhuriyet'in kuruluşunu anlatan
büyük nutkunu, 29 Ekim 1933 tarihinde de 10. Yıl Nutku'nu okudu.
******
özel yaşamında sadelik içinde yaşadı. 29 Ocak 1923'de Latife Hanımla
evlendi. Birçok yurt gezisine birlikte çıktılar. Bu evlilik 5 Ağustos
1925 tarihine dek sürdü. Çocukları çok seven ****** Afet (İnan), Sabiha
(Gökçen), Fikriye, Ülkü, Nebile, Rukiye, Zehra adlı kızları ve Mustafa
adlı çobanı manevi evlat edindi. Abdurrahim ve İhsan adlı çocukları
himayesine aldı. Yaşayanlarına iyi bir gelecek hazırladı.
1937
yılında çiftliklerini hazineye, bir kısım taşınmazlarını da Ankara ve
Bursa Belediyelerine bağışladı. Mirasından kızkardeşine, manevi
evlatlarına, Türk Dil ve Tarih Kurumlarına pay ayırdı. Kitap okumayı,
müzik dinlemeyi, dans etmeyi, ata binmeyi ve yüzmeyi çok severdi. Zeybek
oyunlarına, güreşe, Rumeli türkülerine aşırı ilgisi vardı. Tavla ve
bilardo oynamaktan büyük keyif alırdı. Sakarya adlı atıyla, köpeği Fox'a
çok değer verirdi. Zengin bir kitaplık oluşturmuştu. Akşam yemeklerine
devlet ve bilim adamlarını, sanatçıları davet eder, ülkenin sorunlarını
tartışırdı. Temiz ve düzenli giyinmeye özen gösterirdi. Doğayı çok
severdi. Sık sık ****** Orman Çiftliği'ne gider, çalışmalara bizzat
katılırdı.Fransızca
ve Almanca biliyordu.
yılında çiftliklerini hazineye, bir kısım taşınmazlarını da Ankara ve
Bursa Belediyelerine bağışladı. Mirasından kızkardeşine, manevi
evlatlarına, Türk Dil ve Tarih Kurumlarına pay ayırdı. Kitap okumayı,
müzik dinlemeyi, dans etmeyi, ata binmeyi ve yüzmeyi çok severdi. Zeybek
oyunlarına, güreşe, Rumeli türkülerine aşırı ilgisi vardı. Tavla ve
bilardo oynamaktan büyük keyif alırdı. Sakarya adlı atıyla, köpeği Fox'a
çok değer verirdi. Zengin bir kitaplık oluşturmuştu. Akşam yemeklerine
devlet ve bilim adamlarını, sanatçıları davet eder, ülkenin sorunlarını
tartışırdı. Temiz ve düzenli giyinmeye özen gösterirdi. Doğayı çok
severdi. Sık sık ****** Orman Çiftliği'ne gider, çalışmalara bizzat
katılırdı.Fransızca
ve Almanca biliyordu.
ATATÜRK'ÜN
SON YILLARI VE ÖLÜMÜ
SON YILLARI VE ÖLÜMÜ
******'ün
ilk hastalık belirtisi 1937 yılında ortaya çıktı. 1938 yılı başlarında
Yalova'da bulunduğu sırada, ciddî olarak hastalandı. Buradaki tedavi
olumlu sonuç verdi. Fakat tamamen iyileşmeden Ankara'ya yaptığı yorucu
yolculuk, hastalığının artmasına sebep oldu. Bu tarihlerde Hatay
sorununun gündemde olması da onu yormaktaydı. Hasta olmasına rağmen,
Mersin ve Adana'ya geziye çıktı. Kızgın güneş altında askerî
birliklerimizi teftiş edip tatbikat yaptıran ******, çok yorgun düştü.
Ülkü edindiği millî dava uğruna kendi sağlığını hiçe saydı. Güney
seyahati hastalığının artmasına sebep oldu. 26 Mayıs'ta Ankara'ya
döndükten sonra tedavi ve istirahat için İstanbul'a gitti. Doktorlar
tarafından, siroz hastalığı teşhisi kondu.
ilk hastalık belirtisi 1937 yılında ortaya çıktı. 1938 yılı başlarında
Yalova'da bulunduğu sırada, ciddî olarak hastalandı. Buradaki tedavi
olumlu sonuç verdi. Fakat tamamen iyileşmeden Ankara'ya yaptığı yorucu
yolculuk, hastalığının artmasına sebep oldu. Bu tarihlerde Hatay
sorununun gündemde olması da onu yormaktaydı. Hasta olmasına rağmen,
Mersin ve Adana'ya geziye çıktı. Kızgın güneş altında askerî
birliklerimizi teftiş edip tatbikat yaptıran ******, çok yorgun düştü.
Ülkü edindiği millî dava uğruna kendi sağlığını hiçe saydı. Güney
seyahati hastalığının artmasına sebep oldu. 26 Mayıs'ta Ankara'ya
döndükten sonra tedavi ve istirahat için İstanbul'a gitti. Doktorlar
tarafından, siroz hastalığı teşhisi kondu.
Deniz
havası iyi geldiği için, Savarona Yatı'nda bir süre dinlendi. Bu durumda
bile ülke sorunlarıyla ilgilenmeye devam etti. İstanbul'a gelen Romanya
kralı ile görüştü. Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık etti. 4
Temmuz 1938'de Hatay Antlaşması'nın yürürlüğe girmesi ******'ü çok
sevindirip moralini düzeltti. Temmuz sonlarına kadar Savarona'da kalan
******'ün hastalığı ağırlaşınca Dolmabahçe Sarayı'na nakledildi. Fakat
hastalığı durmadan ilerliyordu. O'nun hastalığını duyan Türk halkı,
sağlığıyla ilgili haberleri heyecanla takip ediyor, bütün kalbiyle
iyileşmesini diliyordu. Hastalığının ciddiyetini kavrayarak 5 Eylül
1938'de vasiyetini yazıp servetinin büyük bir kısmını Türk Tarih ve Türk
Dil kurumlarına bağışladı. Ekim ayı ortalarında durumu düzelir gibi
oldu. Fakat, çok arzuladığı hâlde, Ankara'ya gelip cumhuriyetin on
beşinci yıl dönümü törenlerine katılamadı.
havası iyi geldiği için, Savarona Yatı'nda bir süre dinlendi. Bu durumda
bile ülke sorunlarıyla ilgilenmeye devam etti. İstanbul'a gelen Romanya
kralı ile görüştü. Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık etti. 4
Temmuz 1938'de Hatay Antlaşması'nın yürürlüğe girmesi ******'ü çok
sevindirip moralini düzeltti. Temmuz sonlarına kadar Savarona'da kalan
******'ün hastalığı ağırlaşınca Dolmabahçe Sarayı'na nakledildi. Fakat
hastalığı durmadan ilerliyordu. O'nun hastalığını duyan Türk halkı,
sağlığıyla ilgili haberleri heyecanla takip ediyor, bütün kalbiyle
iyileşmesini diliyordu. Hastalığının ciddiyetini kavrayarak 5 Eylül
1938'de vasiyetini yazıp servetinin büyük bir kısmını Türk Tarih ve Türk
Dil kurumlarına bağışladı. Ekim ayı ortalarında durumu düzelir gibi
oldu. Fakat, çok arzuladığı hâlde, Ankara'ya gelip cumhuriyetin on
beşinci yıl dönümü törenlerine katılamadı.
29 Ekim
1938'de kahraman Türk Ordusu'na yolladığı mesaj, Başbakan Celâl Bayar
tarafından okundu. "Zaferleri ve mazisi insanlık tarihi ile başlayan,
her zaman zaferlerle beraber medeniyet nurlarını taşıyan kahraman Türk
ordusu!" sözü ile Türk Ordusu'nun önemini belirtmiştir. Yine aynı
mesajda "Türk vatanının ve Türk'lük camiasının şan ve şerefini, dahilî
ve harici her türlü tehlikelere karşı korumaktan ibaret olan vazifeni,
her an ifaya hazır ve amade olduğuna benim ve büyük ulusumuzun tam bir
inan ve itimadımız vardır" diyerek Türk Ordusu'na olan güvenini
belirtmiştir.
1938'de kahraman Türk Ordusu'na yolladığı mesaj, Başbakan Celâl Bayar
tarafından okundu. "Zaferleri ve mazisi insanlık tarihi ile başlayan,
her zaman zaferlerle beraber medeniyet nurlarını taşıyan kahraman Türk
ordusu!" sözü ile Türk Ordusu'nun önemini belirtmiştir. Yine aynı
mesajda "Türk vatanının ve Türk'lük camiasının şan ve şerefini, dahilî
ve harici her türlü tehlikelere karşı korumaktan ibaret olan vazifeni,
her an ifaya hazır ve amade olduğuna benim ve büyük ulusumuzun tam bir
inan ve itimadımız vardır" diyerek Türk Ordusu'na olan güvenini
belirtmiştir.
****** 1 Kasım 1938'de Türkiye
Büyük Millet Meclisi'nin açılış töreninde de bulunamadı. Hazırladığı
açılış nutkunu Başbakan Celâl Bayar okudu. ****** bu nutkunda ülkenin
imarı, sağlık hizmetleri ve ekonomi konularındaki faaliyetleri açıkladı.
Bundan başka eğitim ve kültür konularına da temas edip gençliğin millî
şuurlu ve modern kültürlü olarak yetişmesi için İstanbul
Üniversitesi'nin geliştirilmesi, Ankara Üniversitesi'nin tamamlanması ve
Van Gölü civarında bir üniversitenin kurulması için çalışmaların
yapıldığını belirtti. Türk Tarih ve Türk Dil kurumlarının
çalışmalarından duyduğu memnuniyeti açıkladı. Ayrıca Türk gençliğinin
kültürde olduğu gibi spor sahasında da idealine ulaştırılması için Beden
Terbiyesi Kanunu'nun uygulamaya konulmasından duyduğu memnuniyeti
belirtti. ******, ölümüne kadar memleket meselelerinden bir an olsun
uzak kalmamıştı.
Büyük Millet Meclisi'nin açılış töreninde de bulunamadı. Hazırladığı
açılış nutkunu Başbakan Celâl Bayar okudu. ****** bu nutkunda ülkenin
imarı, sağlık hizmetleri ve ekonomi konularındaki faaliyetleri açıkladı.
Bundan başka eğitim ve kültür konularına da temas edip gençliğin millî
şuurlu ve modern kültürlü olarak yetişmesi için İstanbul
Üniversitesi'nin geliştirilmesi, Ankara Üniversitesi'nin tamamlanması ve
Van Gölü civarında bir üniversitenin kurulması için çalışmaların
yapıldığını belirtti. Türk Tarih ve Türk Dil kurumlarının
çalışmalarından duyduğu memnuniyeti açıkladı. Ayrıca Türk gençliğinin
kültürde olduğu gibi spor sahasında da idealine ulaştırılması için Beden
Terbiyesi Kanunu'nun uygulamaya konulmasından duyduğu memnuniyeti
belirtti. ******, ölümüne kadar memleket meselelerinden bir an olsun
uzak kalmamıştı.
******'ün hastalığı tekrar
şiddetlendi. 8 Kasımda sağlığıyla ilgili raporlar yayımlanmaya başlandı.
Bütün memleketi tekrar derin bir üzüntü kapladı. Her Türk'ün kalbi onun
kurtulması dileğiyle çarpıyordu. Ancak, kurtarılması için gösterilen
çabalar sonuç vermedi ve korkulan oldu. Dolmabahçe Sarayı'nda 10 Kasım
1938 sabahı saat dokuzu beş geçe, insan için değişmez kanun, hükmünü
uyguladı. Mustafa Kemal ****** aramızdan ayrıldı. Bu kara haberle,
yalnız Türk milleti değil, bütün dünya yasa büründü. Büyük, küçük bütün
devletler onun cenaze töreninde bulunmak üzere temsilciler göndererek,
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusuna karşı duydukları derin saygıyı
belirten mesajlar gönderdiler. 16 Kasım günü ******'ün tabutu,
Dolmabahçe Sarayı'nın büyük tören salonunda katafalka konuldu.
şiddetlendi. 8 Kasımda sağlığıyla ilgili raporlar yayımlanmaya başlandı.
Bütün memleketi tekrar derin bir üzüntü kapladı. Her Türk'ün kalbi onun
kurtulması dileğiyle çarpıyordu. Ancak, kurtarılması için gösterilen
çabalar sonuç vermedi ve korkulan oldu. Dolmabahçe Sarayı'nda 10 Kasım
1938 sabahı saat dokuzu beş geçe, insan için değişmez kanun, hükmünü
uyguladı. Mustafa Kemal ****** aramızdan ayrıldı. Bu kara haberle,
yalnız Türk milleti değil, bütün dünya yasa büründü. Büyük, küçük bütün
devletler onun cenaze töreninde bulunmak üzere temsilciler göndererek,
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusuna karşı duydukları derin saygıyı
belirten mesajlar gönderdiler. 16 Kasım günü ******'ün tabutu,
Dolmabahçe Sarayı'nın büyük tören salonunda katafalka konuldu.
Üç gün üç
gece, gözü yaşlı bir insan seli ulu önderine karşı duyduğu saygı,
minnet ve bağlılığını ifade etti. Cenaze namazı 19 Kasım günü Prof.
Şerafettin Yaltkaya tarafından kıldırıldı. On iki generalin omzunda
sarayın dış kapısına çıkarılan tabut, top arabasına konularak, İstanbul
halkının gözyaşları arasında Gülhane Parkı'na götürüldü. Buradan bir
torpido ile Yavuz zırhlısına nakledildi. Büyük Ada açıklarına kadar,
donanmamız ve törene katılmak için gelmiş olan yabancı gemilerin eşlik
ettiği Yavuz zırhlısı cenazeyi İzmit'e getirdi. Burada Yavuz
zırhlısından alınan cenaze, özel bir trene kondu. Atalarına son saygı
görevlerini yapmak üzere toplanan halkın kalbinde derin bir üzüntü
bırakarak Ankara'ya getirilmek üzere hareket edildi.
gece, gözü yaşlı bir insan seli ulu önderine karşı duyduğu saygı,
minnet ve bağlılığını ifade etti. Cenaze namazı 19 Kasım günü Prof.
Şerafettin Yaltkaya tarafından kıldırıldı. On iki generalin omzunda
sarayın dış kapısına çıkarılan tabut, top arabasına konularak, İstanbul
halkının gözyaşları arasında Gülhane Parkı'na götürüldü. Buradan bir
torpido ile Yavuz zırhlısına nakledildi. Büyük Ada açıklarına kadar,
donanmamız ve törene katılmak için gelmiş olan yabancı gemilerin eşlik
ettiği Yavuz zırhlısı cenazeyi İzmit'e getirdi. Burada Yavuz
zırhlısından alınan cenaze, özel bir trene kondu. Atalarına son saygı
görevlerini yapmak üzere toplanan halkın kalbinde derin bir üzüntü
bırakarak Ankara'ya getirilmek üzere hareket edildi.
******'ün vefatı üzerine
cumhurbaşkanı seçilen İsmet İnönü, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı,
bakanlar, Genelkurmay Başkanı, milletvekilleri ile ordu ve devlet ileri
gelenleri tarafından karşılanan cenaze, Türkiye Büyük Mîllet Meclisi
önünde hazırlanan katafalka kondu. Ankara halkı da onun cenazesi önünden
saygıyla geçerek son görevini yaptı. 21 Kasım 1938 Pazartesi günü,
sivil ve askerî yöneticiler ile yabancı devlet temsilcilerinin hazır
bulunduğu ve on binlerce insanın katıldığı büyük bir tören yapıldı. Daha
sonra ******'ün tabutu katafalkta alınarak. Etnografya Müzesinde
hazırlanan geçici kabre kondu. Türk milleti daha sonra, bu büyük insana
lâyık, Ankara Rasattepe'de bir Anıtkabir yaptırdı. 10 Kasım 1953'te
Etnografya Müzesinden alınan ******'ün naaşı Anıtkabir'e getirildi.
Burada yurdun her ilinden getirilmiş olan vatan topraklan ile hazırlanan
ebedî istirahatgâhına yerleştirildi.
cumhurbaşkanı seçilen İsmet İnönü, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı,
bakanlar, Genelkurmay Başkanı, milletvekilleri ile ordu ve devlet ileri
gelenleri tarafından karşılanan cenaze, Türkiye Büyük Mîllet Meclisi
önünde hazırlanan katafalka kondu. Ankara halkı da onun cenazesi önünden
saygıyla geçerek son görevini yaptı. 21 Kasım 1938 Pazartesi günü,
sivil ve askerî yöneticiler ile yabancı devlet temsilcilerinin hazır
bulunduğu ve on binlerce insanın katıldığı büyük bir tören yapıldı. Daha
sonra ******'ün tabutu katafalkta alınarak. Etnografya Müzesinde
hazırlanan geçici kabre kondu. Türk milleti daha sonra, bu büyük insana
lâyık, Ankara Rasattepe'de bir Anıtkabir yaptırdı. 10 Kasım 1953'te
Etnografya Müzesinden alınan ******'ün naaşı Anıtkabir'e getirildi.
Burada yurdun her ilinden getirilmiş olan vatan topraklan ile hazırlanan
ebedî istirahatgâhına yerleştirildi.